28 Ağustos 2011 Pazar

Kardeşim, Canım

Annemin çocukluğuma dair anlattiği ve benim aklımda kalan anılardan biri de oyuncak bebeklerimi durmadan kadıncağızın kafasına fırlatıp "Ben bunların gerçeklerini istiyoruuummm!!" diye yırtınmam olurmuş. Hatırlıyorum bir kardeş için ölüp bittiğimi. Nasıl bir abla olurdum, kardeşim olunca neler hissederdim hiç bilmiyorum ama kardeş istiyordum işte! Her kalabalık aile içimi sızlatırdı. Mutlu bir ailemiz olmasına rağmen evimiz çok sessiz gelirdi bana. Belki de annem çalıştığı için yalnızlık çekerdim, hep özenirdim kalabalık evlere. Hala da kardeş özlemi çeker dururum. O yüzden hep derdim kendi kendime kardeş şart diye.
Eylül'ümuz doğduktan sonra kısa zaman içinde kardeş yaparız diye düşündük, ama geçen zamanla beraber rahatlık tatlı gelmeye başladı. Tekrar eski yaşamımıza yakın yaşamak " E biraz daha bekleyelim canım, nasılsa Lulush daha küçük" dedirtti. Ama daha sonrasında gelen terrible two- hatta three sendromları hayatı biraz kabusa çevirip " Amaaaannnn ne kardeşi, bir çocuk daha olursa kafayı üşütebilirim" dedirtmeye başladı.
Ve Eylül 4 yasına gelene kadar annemin tüm "hadi, hadi" lerine rağmen kardeşin "k"sini aklımdan bile geçirmedim.
Sonra ansızın canım arkadaşım Ceyda'nın 2. bebek haberini aldık :) Harika, çok heyecanlı bir haberdi bu. 2. defa anne olacaktı, Ceylincik ABLA olacaktı. Tolga'yla aklımiza kurt düşmüştü bir kere, Eylül'ün de artık her lafımızı dinleyen, hiç bir zorluğu olmayan bir çocuk olduğunu ve arada "Ben kardeş istiyorum" isteğini de göz önüne alarak biz de bu yola girmeye karar verdik. İşte 28 hafta oldu bile.
Beyninde biraz olsun kardeş kemirgeni olan anneler, eğer tüm şartlar müsaitse zaman çok fazla geçmeden kalbinizin sesini dinleyin derim. Zorluklar nasıl olsa unutulacak, geriye canyoldaşları kalacak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder