11 Eylül 2012 Salı

Minik Gurmenin Menüsü

Benim Alya kizim bugun tam 10 aylik oldu. Doktorumuzun izniyle 8. aydan beri kaynatilmamis su icebiliyor, tuzsuz olmak uzere kendi yemeklerimizin hepsini, bal, cilek, patlican ve bakla disinda herseyi yiyebiliyor. Ekmek de veriyorum, ona ozel sebze corbasi da yapiyorum, kendimiz icin hazirladigimiz tum yemekleri de veriyorum. Sadece herseyin mevsim sebzesi olmasina, tavugun ve yumurtanin MUTLAKA organik olmasina ve yemeklerinde sadece sızma zeytinyagi kullanmaya ozen gosteriyorum. Yogurt ve peynir olarak bazen inek bazen de keci sutunden yapilmis olanlari yiyor, alerji sorunumuz yok.

Sabah kahvaltilarimiz:
Alya her sabah dönüşümlü olarak,
•Yulaf ezmesiyle pisirilmis, tarcinla ve organik dut pekmeziyle tatlandirilmis seftali, elma veya armut. (icine sonradan rondodan gecirilmis ceviz ekliyorum)
• Haslanmis yumurta sarisi, organik bebek biskuvisi, labne peyniri ve formul sutu karisimini
• Anneanne yapimi mis gibi taze tarhana corbasini
• Yumurta sarisi, keci sutu, zeytinyagi, beyaz peynir ve unla yapilmis, kucuk parcalara ayrilmis bebek krep ini (eliyle bayila bayila)
Ve,
• Köy domatesi, ve keçi ezine peyniriyle top haline getirilmis cavdar ya da tam bugday unundan yapilmis annesinin ev ekmegini
Midesine indiriyor :)

Özel istek uzerine tombulluguyla unlenen Alya'nin en sevdigi, hmmm hmmm diye sesler cikararak yedigi bazi yemeklerin de tarifini paylasmak istiyorum.

•Etli Taze Fasulye
Önceden iyice yumusayana kadar pisirdigim kuzu but ya da incige, bir kasik zeytinyagi, 2 kucuk dogranmis patates, 3 domates puresi ve yarim kilo yesil fasulye ekleyip duduklude pisiriyorum. Pisince catalla ezip tontona yaninda yogurt ve pirinc pilavi ile veriyorum.

• Kabak ve Havuçlu Şehriye Pilavı
1 kabak ve 1 havucu rendeleyip, 1 bardak şehriyeyle tencereye koyuyorum. İcine daha önceden hazirladigim ve dondurucudan cikarttigim 'Organik' tavuk suyunu ve biraz daha su ekleyip pisiriyorum. Kolay yiyebilmesi icin tam suyunu cekmeden atesten aliyorum. Alya afiyetle yiyor .

• Tavuklu, Sebzeli Bulgur Pilavı
1 buyuk domates ve yarim sogani zeytinyaginda kavurup, icine havuc ve kabak rendeliyorum. Daha sonra da 1 bardak yikanmis bulguru, onceden haslanmis organik tavuk butunu ve tavuk suyunu koyup pisiriyorum. Pismeye yakin biraz karabiber ve bol nane ekliyorum. Yine bu yemegi de hafif sulu birakiyorum.

• Kıymalı Semizotu/ Ispanak
Yarim sogan ve dana bonfileden cekilmis kıymayı zeytinyaginda biraz cevirip icerisine 1 domates puresi ekliyorum. 1 kahve fincani yikanmis bulgur veya pirinci de koyup mevsimine gore ıspanagi ya da semizotunu da dograyip icine et suyu ekleyip duduklude kısa sure pisiyorum.

Alya'nin bunlar disinda en sevdikleri her ogunde yedigi yogurt, pirincli yayla corbasi, terbiyeli-sebzeli sulu kofte, ev yapimi manti (yeni tadina bakti ve bayildi), bulgurlu ezogelin corbasi, tavuk parcacikli tavuklu sehriye corbasi, kiymali kabak dolmasi, tavuklu pilav,minik minik dogranmis coban salata ve her turlu izgara balik (dip baliklari haric).
Ben sansli bir anneyim cunku istahli bir bebegim var. Yine sansliyim ki puturlu yiyebilen bir bebegim var. Ek gidaya ilk gectigimden beri yavas yavas blendirin derecesini azalttim ve simdi neredeyse bazi corbalar disinda hic kullanmiyorum. Catalla ezmem ve etleri minicik ufalamam yetiyor. Ozellikle etleri, tavugu, baligi ona elimle verdigim zaman cok seviniyor.
Butun bebislerimizin istahi acik, sagliklari yerinde olsun.


23 Temmuz 2012 Pazartesi

İlk Bebeğime...

Bir yerde okumuştum, "Anamın ilki olacagima dağlardaki tilki olaydim" diye.
Ne kadar doğruymuş. O kadar üzülüyorum ki Eylül'cüğüme bazen. Ben tek çocuk, evin tek kızı, prensesiydim. Üstüme hiç kimse gül koklamadı. Bilemem neler hissettigini ama kalbimin içinde duyuyorum çığlıklarını, anlıyorum duygularını hem de en derinden. Ama elimden gelenin en fazlasını yapsam da yetemiyorum...
Sana kardeş verdik ama evdeki saltanatını da, gözbebeğimiz sifatini da aliverdik elinden. İlerisi icin paha biçilemez ama bu yaslar icin çok sarsici bir sey kuşkusuz "Kardeş".
Çok seviyorsun, için titriyor, görünce gözlerin parlıyor, saatlerce oynuyor, mama yedirmek istiyor, oyalıyorsun ama kıskanıyorsun. Onunla ilgilendigim icin, kucagimda taşıdığım için, onu sevdigim, optugum icin...Hiç birşey demiyorsun, demesen de ben seni anliyorum. Haksiz da degilsin ki benim ilk bebegim. Birden anneni paylasmak zorunda kaldin. Bir cocugun tek dunyasidir annesi. Ve tek korkusudur annesini baskasiyla paylasmak. Belli etmemeye çalışsan da, sözlerinle ifade etmesen de, kardesine hep sevgi de göstersen, kalbinin taa icinde, derinliklerinde biliyorum neler yasadigini. Sana eskisi kadar zaman ayiramadigim icin, biraz sinirli, yorgun ve sabirsiz oldugum icin senden binlerce kere özür diliyorum benim ilk bebegim. Sen çok olgun, akilli bir ablasin. Kardeşin biraz daha buyudukce, bana daha az muhtaç olunca hepsini unutacaksin. Ve söz o zaman hep 3'ümüz, 3 eglenceli kız hep yan yana olacagız...

Öyle bir geçer zaman ki

Madem bir blog oluşturdun, yazacaksın o zaman. Aylar geçmiş, ben 1 kelime yazmamişim. Bu ne usengeçlik kardes! Bütün kışı hastaliklarla gecirdik. O kadar bunaldim ki anlatsam kelimelere cümlelere sığmaz. Eylül okuldan aldığı virüsler sayesinde sırt kemikleri sayılan bir çiroza dönüştü. Her seferinde de Alya'yı durmadan öpücüklere boğduğu için o da nasibini aldı. Zavalli bebek kaç kere hasta oldu sayısını unuttuk. Ne zaman yaz geldi, haziran oldu bizim de yüzümüz güldü. Okul bitti, mikroplar gitti!!!

12 Mart 2012 Pazartesi

Ev Yoğurdu

Uzun zamandır evde yoğurt yapmayı düşünüyorum ama bir türlü icraata geçememiştim. Tuttu-tutmadı diye uğraşmayayım diye de makina alayım diye düşünmüştüm. Geçen hafta da twitter annelerine "Hangi yoğurt makinasını kullanıyorsunuz?" diye sormuştum. Çoğunluk Arzum demişti ve memnun olduklarını belirtmişti. Hemencecik koşa koşa aldım ve daha o saniye günlük sütle ev yoğurdumu mayaladım. Sonuç: Harika kıvamlı, leziz bir yoğurt..Ev halkıma anne ekmeğimden sonra yoğurdumu da yedirmenin dayanılmaz mutluluğunu yaşadım. Yaşasınnn domestik anne :))!!

3. Ayımızdan Notlar

Bu ay bizim için birçok "ilk" i yaşadığımız bir ay oldu. Mesela öncelikle Alyakuş'un konuşmaya ablası kadar meraklı olduğunu öğrendik. Ağzı o kadar dolu ki, bir çözülse eminim anlatacağı çok şey var :) Ağzını yuvarlayarak, çeşitli şekillere sokarak binbir değişik sesler çıkarıyor. Yüzüne bakıp konuştuğumda, gözlerini gözlerimin içine dikerek anlattıkça anlatıyor.
Ay başında yatağının üzerine astığım renkli oyuncaklara olan ilgisi iyice arttı. Özellikle 3. Ayın son haftasında onları ellemeye ve keşfetmeye çalıştı.
Bu ayki doktor ziyaretimizde doktorumuz, 3. ayda bebeklerin anne karnında olmadıklarının farkına vardıklarını, bu yüzden de gece uykularından acı bir ağlamayla uyanabileceklerini söylemişti, bizim için de aynen öyle oldu. El ve ayak tabanlarına yağla yapacağımız masajın onları çok rahatlatacağını belirtti.
Ayrıca diş gelmesiyle ilgili ilk belirtileri de bu ay içinde gördüm. Şaşırmayın çünkü benim ilk dişim 4 aylıkken, Eylül'ün de 5 aylıkken çıktığı için biz biraz erkenci bir aileyiz. Salyalar, memeyi ısırma, sulu kaka, gece çok sık uyanma, sebepsiz aglamalar bana dişi anımsattı ama 2 hafta oldu henüz belirtiler çıkalı, bakalım tahminim doğru mu? Ağrısıni hafifletmek için satılan diş jellerini pek tutmuyorum çünkü ağzına yabancı madde sürme fikri bana cazip gelmiyor malesef. Mesela Eylül zamanında kullandığımız bir jel, içindeki bir maddeden dolayı piyasadan kaldırılmış. Onu zamanında kullanan bebekler de deneme tahtası olmuş yani. O yüzden kanımca ilaç kullanımı minimumda olmalı. Onun yerine soğuk halka kullanıyorum ama henüz eliyle tam olarak tutamadığı için biraz zor oluyor.
Uykuya gelince, yatma saatlerimiz neredeyse 1,5 aylıktan beri saat 20:00 ila 21:00 arası, artık bu oturdu, uykudan sürünse bile saat 18:30 dan sonra uyutmuyorum, oyalamak için banyoya sokuyorum ve sonra da cuup yatak :) ama gece kalkış saatlerimiz henüz hala çok düzensiz. Gündüz ise çok az uyuyor, en uzun uykusu malesef 1 saat sürüyor.
Ayrıca 2. ayın sonunda başlayan kafayı kaldırma sevdası, bu ay tavan yaptı ve bir yere yatırdığımda kafasını asla yatakta tutmuyor, illa kaldıracak.Ben de onun bu sevdasını biraz destekleyerek, ay sonunda onu yastıklarla çevreleyerek kanepeye oturtturdum birkaç dakikalığına, mest oldu minnoş. Ama tabii oturmaya geçmek için henüz çok erken, bu ancak 5 ay civarında yapılıyor, benimki sadece bir denemeydi, bilginize.
Bu ay bir bebeğin dış dünyayla yavaş yavaş iletişime geçtiği, onunla konuşulduğu zaman tepkiler verdiği, yüksek sesten korktuğu, sevildiğini anladığı, gündüzleri daha fazla uyanık kalmaya başladığı, karakteristik özelliklerinin iyice belirginleştiği bir dönüm noktası gibi. Yani artık küçük bebeklerimiz sosyalleşmeye başladı. Bakalım 4 ay maceralarında bizi neler bekliyor?
Herkese sevgiler....

21 Şubat 2012 Salı

Abla oyalama taktikleri: 1523. numara

Eylül'ün okuldan geliş saatleri yaklaştıkça benim de içimi kurtlar kemiriyor şu sıralar. Çünkü Alya biraz kucak delisi olduğu ve daha kendi kendine oyalanamadığı için bana yapışık kene modunda. Eylül de gelince oyun+ ilgi + sohbet + muhabbet dörtlemesi istediği için, kucağımda pış pış isteyen bebe ve üzerime tırmanıp onu durmadan ağzından burnundan öpüp koklamak isteyen abla arasında terelli olmamak için bu dörtlemeyi bir şekilde Alya ile birleştirdim.
Eylül'e "Sen bizim annemizsin" diyip evcilik oyunu oynuyoruz.. "Alya benim kardeşim, ona süt verebilir miyim, altını açabilir miyim, onu kucağıma alabilir miyim anne? " diyip yapmam gerekenleri onun izniyle yapıyorum. O da havaya girip "Aman dikkatli tut, sütünü güzel içir" diye bana direktifler veriyor. Arada da "Anne bana marketten meyve süt alırmısın " diyip onu 5 dk lığına odadan sepetliyorum. Evin içinde dolaşıp biz çocuklarına alışveriş yapıyor canım benim. Böylece hem sohbet, muhabbet ediyor, hem rol-model oyunu oynuyor, hem de kıskançlık olmamasını sağlıyoruz.  Çaresiz Anne iş başında ne yapalım!?!



14 Şubat 2012 Salı

Evi Saran Sümüklü Böcekler

Sömestr tatili boyunca Eylül evde olduğu için hastalıklardan uzaktık ama ne zaman okul başladı tam 3 gün sonra şaka gibi sadece 3 gün sonra sümüklüböceğe dönüştü yine. Delirmek üzereyim, okula gidişinin 3.yılındayız, eskisinden daha sık hastalanıyor, hem de en önemli zamanda, kardeşi yeni doğmuşken.
Kardeşine sarılıp öpmek en sevdiği şey, ama o kadar çok hasta oldu ki bu okul dönemi, ona "yapma-etme-yaklaşma-öpme" demek hem beni, hem de onu deli ediyor.
Ve bu hafta beklenen son oldu. 3 aylık Alya'da burun, göz ve geniz akıntısı var. Çok üzgünüm, hastalığa alışamıyorum, çocuktur hastalanır diyemiyorum...Offffff offff

Nerede o Eski Sevgililer Günleri?! :)

Hiç bir zaman herkesle beraber kutlanan günler bana pek özel gelmez. Elbette kocacığımla kutlarız, güzel yemekler yeriz ama sömürü olarak algıladığımdan mıdır, zorunluluk gibi "bugün kutlanıla!" mesajı gibi hissettiğimden midir herhangi bir günden farksızdır benim için. Belki ben de biraz tuhaf bir hatun olduğum için olabilir :)
Artık Eylül' üm de kutluyor benim sevgililer günümü. Bana okulda yaptığı kırmızı kalbi verdiği zaman sadece benim oluyor 14 Şubat!!
Şimdi yolda bir minnağım daha var bizim sevgililer günümüzü kutlayacak inşallah :)
Mesela Eylül'den bugüne kalan sevgililer günü hediyesi şimdilik aşağıdaki gibi:) Minnak Alya da büyüyüp, ayaklanıp bu tabloya destek olacak eminim.
Tüm sevdiklerimiz hep yanımızda, mutlu ve sağlıklı olsunlar. Herkesin Sevgililer Günü kutlu olsun ...

3 Şubat 2012 Cuma

Bugunün En Anlamlı Sürprizi

Bugün Acıbadem Hastanesi'nden bir paket geldi, içinden bir boş defter çıktı, sadece içinde bir "İlksöz" yazılıydı. Alya kızıma hitaben yazılmış bir önsöz. Çok ama çok hoşuma gitti. Ve bu sayede Eylül kızımın isminin bir anlamını daha öğrenmiş oldum...
Yazan şair ve filolog Dr. Şebnem Yüce... Teşekkürler...

1 Şubat 2012 Çarşamba

Miniklere Bir Oyun Tavsiyesi

İki haftalik sömestr tatilinde bizim okul kızını her firsatta eğlendirmek, kardeşinin annesinden çaldigi zamani ona biraz geri vermek adına programlar yapıp duruyorum. Çoğu zaman anne-kız başbaşa dışarı çiktik. Dün de Eylül'ü arkadaşlariyla beraber Kozyatagi Kultur Merkezi'nde oynanan bir oyuna goturduk.
Gecen hafta biletix den Bahar Senliği adinda bir oyuna bilet aldik, gosterim gunu oyunun sitede satilan saatten aslinda bir saat once basladigini ogrendik ve oyunu kacirmis olduk. Ama sağolsun tiyatro yetkilileri sevgili biletix'in hatasi olan bu durumu telafi edip bizi bir sonraki oyuna misafir etti ve o sayede "Bay Vıcık, Köpek Çiço'yu Rahat Birak" adlı harika oyuna girmis olduk.
Mahallenin kötü kalpli adamı Bay Vıcık'ın insanları üzmek adına herkesin çok sevdiği köpek Çiço'yu kaçırma planlarını anlattığı teasdüfen girdiğimiz bu oyun, sevgiyi ve iyiliği bizi gülmekten yerlere yatırarak o kadar güzel anlattı ki, kızlardan çok anneler olarak biz bayıldık oyuna!!! Tatil bitiyor ama çocuklar için alternatif arayanlara gönül rahatlığıyla tavsiye edilir...

31 Ocak 2012 Salı

2,5 Ayımız Nasıl Geçti?

İnsan 2 cocugu olunca "vakitsiz" olmayi ogreniyormus. Ve eskiden yaptigi "ona vaktim yok,buna vaktim yok" yakinmalarinin ne kadar komik oldugunu anliyormus.
O kadar cok yazmak istedigim ayrinti var ki, her gun "bugun yazacagim" diyip hicbirsey yazamiyorum. Cunku vaktim yok. Bulduğum her boş vakit zerreciğini ya kendi kişisel bakımıma, ya kocamla keyif çatmaya ya da bir arkadaşımla paylaşacağım bir yudum kahve sohbetine ayırmak istiyorum.
Gelelim 2,5 ayimizin nasil gectigine...
Alya hastaneden ilk geldigimiz haftalarda gunduzleri hic uyanmadan saatlerce uyuyordu, geceleri ise her saat basi ya da 2-3 saatte bir meme icin uyaniyordu. Annecigim bende kaldigi icin uykusuzluk sorun olmuyordu. Sabahlari minnosu ona birakip uyuyordum. Gaz sorunumuz şükür hiç olmadi. Ama inanilmaz bir sekilde kusma peydahlandi 2-3 haftalikken. Her beslenmeden sonra tum yedigini neredeyse fışkırtarak çıkarmaya basladi. Doktorumuz bunun normal oldugunu biraz buyuyunce kendiliginden gececegini soyledi. Eger kilo aliminda problem olursa o zaman ilac kullanabilecegimizi soyledi, ama kilosu gayet yerinde ilerledigi icin gerek kalmadi. İnsallah zamanla kusmasi gececek, bekliyoruz.
Bir de burun tıkanıklığı problemimiz var. Doğduğundan beri burnu tıkalı. Durmadan serum fizyolojik ve aspirator kullanmam gerekli, özellikle de geceleri, yattigimiz oda konumundan dolayi minimum 23 derece oluyor bu da geceleri tukanikligi artiriyor. Doktor soguk buhar makinasini da pek tavsiye etmiyor, en fazla 10'ar dakikalik kurler halinde calistirin diyor. Kusma ve burun tikanikligi gece uykularimizin kalitesini malesef fena halde dusuruyor.
Butun gun uyudugu gunduz uykulari da 40 gunden sonra ayni ablamizda oldugu gibi kuş uykularina döndü. Neredeyse 1 saat bile uyumaz oldu cingözüm :) Hatta simdi 11 haftalık oldu ve malesef bazı gunler gunduz uykusu hic yok. Uyanik oldugu vakitler ise kendi kendine kalmayi pek sevmiyor o yuzden de benim hicbir bos vaktim yok, hep kucagimda yaka broşum benim :)
1 ayliktan beri onunla konustugumuz zaman bize dunyanin en guzel seyini yani kocaman bir gulucuk veriyor. 2-3 haftadir da çıngırak ve dönencelere bakmaya başladi.
Eylul'u bebekken her aksam mutlaka iki elimiz kanda olsa babasiyla yikardik ama malesef Alya'da bunu her gece yapamiyoruz, aksam saatlerinde evimizde o kadar çok harala gürele oluyor ki, saat 8 de anne-baba olarak mesaimiz fast forward tuşuna basilmiscasina hizlaniyor. Küçük kuşun köpüklü keyif banyosu da çuvala giriyor, o yuzden çoğu aksam onu elma yıkar gibi lavaboda yalapşap yikiyiveriyorum. Şimdilik şansliysak kardeşkuş da ablakuşla beraber aynı saatte 8-9 gibi uyuyor, degilsek de 11 e dogru uyuyor, annekuş da onlarla beraber sızmış oluyor.
2,5 ayın birkaç cümleyle özetini yazmak istersem de :
Aradan geçen 5 yıl bana herseyi unutturmus, ikinci her nekadar daha kolay olsa da bebek büyütmenin bu kadar zor oldugu aklimdan tamamen uçmuş :) Uykusuzluk ve bel ağrımdan nirvanaya ulaşmak üzere olduğum zamanlarda kızlarımın birkaç sene sonraki hallerini hayal edip gülümsüyorum. Mutluyum ama coook yorgunum be dostlar.
Son olarak da : Allah annemden razı olsun, ona uzun ömürler versin. İyi ki var canım benim...