31 Ekim 2011 Pazartesi

Bebek İhtiyaç Lİstesi

Kendi deneyimlerime dayanarak ve sanki 40 gün annenin alışverişe çıkamayacağını varsayarak bu listeyi yazacağım. Eğer ülkede kıtlık yoksa, anne de doğumdan sonra bebeği büyüdükçe alışverişe çıkabilecek durumdaysa emin olun ki liste yeterli olacaktır. Kıyafet ve diğer tekstil ürünlerini yazmaya gerek görmüyorum. Kıyafetleri sadece hastane için yazacağım.

1) Bebek yıkama küveti (Özellikle bel sağlığınız için ayaklı olanını tavsiye ederim. Bazı ayaklarda küvet sepet gibi bir yere oturuyor ve küvet kalkınca sepet kısmı alt değiştirme masası gibi de kullanılabiliyor. Sıcak banyodan dışarı çıkmadan giydirebiliyorsunuz kuzuyu)
2) Çok gerekli olmasa da banyo termometresi. (Su sıcaklığını dirseğinizle de anlayabiliyorsunuz zaten)
3) Miniş için doğal banyo süngeri
4) Makas şeklinde olan tırnak makası. (Makas gibi olanlarla çıt çıt şeklinde olanlardan daha kolay kesebiliyorsunuz küçük tırnaklarını)
5) Yenidoğan cildine uygun şampuan, losyon , masaj yağı, pişik kremi
6) Ona özel bornoz
7) 2-3 paket yenidoğan bebek bezi. (Belki bez markası alerji yapabilir, bir anda stok yapmamanızı öneririm.)
8) Birkaç adet parfümsüz ıslak temizlik mendili ( Bu mendiller dışarısı için, evde olduğunuz zamanlarda su batırılmış pamuk ya da doğrudan su ve cildine uygun bir sabunla altını yıkamanız çok daha yerinde olacaktır)
9) Kulaktan ateş ölçer ( Gerçekten çok pratik)
10) Sağdığınız sütleri saklamak için makinenize uygun süt poşeti ya da en az akışlı biberon
11) Biberon -emzik için biberon sterizatörü ( Ben tezgahın üzerinde 30 tane alet görmek istemeyen biri olarak ilk bebeğimde her sefer kaynatarak steril etmiştim herşeyi. Ama bu sefer kullanacağım çünkü aletin kapağını açmazsan 6 saate kadar steril tutabiliyor biberonları. Alınabiliyorsa alınsın, daha pratik olduğu kesin ama illa almak gerek diye de bir zorunluluk asla yok.)
12) Biberon ısıtıcısı ( O da aynı şekilde, almıştım ama deep freeze den çıkardığım sütleri 40 saatte ısıtan o alet yerine biberonları kaynar suda çözdürerek kullanıyordum. Ama bu yöntemde ısı ayarı zor oluyor, her seferinde sütü elinize dökerek ısıyı kontrol ediyorsunuz, ısıtıcı makineler ise otomatik olarak gereken ısıda sinyal veriyor. Yine isteğe bağlı bir alışveriş kısacası)
13) Eğer hemen vermeyi düşünüyorsanız, bir kaç markanın farklı modelinden emzik, onları saklamak/taşımak için emzik kutuları ve yere düşmemesi için emzik tutacağı
14) Emzirmeden sonra gaz çıkarma seansında ağzından fazla süt geleceği ve ağzını omzunuza yaslayacağı için bir kaç adet omuz bezi- ağız tülbenti
15) Pusetine uygun yenidoğan bel destekli oto koltuğu
16) Evde ya da bir yere ziyarete gittiğinizde bebişi durmadan kucakta taşımamak için oyalayıcı müzikli dönenceli ana kucağı
17) Benim gerçekten hayati derecede kurtarıcım olan en önemli şey otomatik bebek salıncağı olmuştu. Onun sayesinde Eylül'ü durmadan kucağımda gezdirmekten kurtulmuştum. Doğduktan 1-2 hafta sonra full yatabilen ve ninni çalan salıncağa koyuyordum ve yalnız olduğumda o sayede banyo yapıp, işlerimi hallediyordum. Kucak seven bebekler için harika bir çözüm bence.
18) Bir kaç farklı model biberon ve yedek biberon emzikleri
19) Biberon fırçası
20) Burun aspiratörü ve eczanelerde satılan bebekler için deniz suyu (Bebeklerin burnu çok sık tıkanabiliyor aspiratör ve deniz suyu gayet gerekli, özellikle emzirirken burnunun  tıkalı olmaması lazım)
Kendiniz için
1) Bir kaç adet emzirme sütyeni (Hastaneden itibaren kullanacaksınız)
2) Hastane için mevsime uygun pijama ya da gecelik, terlik, sabahlık, kalın 2 çift çorap
3) Göğüs ucu kremi (Hamileliğinizin son haftalarında sürmeye başlamak iyi olacaktır. İlk bebeğimde kullanmadığım için göğüs uçlarım çok yara olmuştu.)
4) Göğüs pedleri (İlk günlerde değil de süt bollaşmaya başlayınca gerekli oluyor, çünkü sızıntı dışarıya çıkıyor)
5) Eve gelince kullanmak için bir kaç adet büyük boy hijyenik ped
6) Süt sağma makinesi (ister manuel, ister elektrikli alın ama mutlaka alın. Çünkü sağdığınız sütler hem daha fazla süt gelmesine sebep olacak, hem sizin bebeği birkaç saat de olsa başkasına verip uyumanıza ya da dışarı nefes almaya çıkmanıza yardım edecektir. Göğüste biriken fazla sütler mutlaka sağılmalıdır yoksa ateşe yol açabiliyor, benim başıma gelmişti eve geldiğimiz 2. gün)
7) Göğüs ucunu korumak için silikon uçlar. (Bebeğiniz bunlardan da emebiliyor, ilk başlarda göğüs uçlarınız emzirmeye alışana kadar birkaç defa bu kalkanlarla emzirebilir, yara olmasından koruyabilirsiniz)

Hastane için
Özel hastaneler herşeyi fazlasıyla zaten veriyorlar, yanınıza çöp almadan gidebilirsiniz aslında. Bebek bezi, tulum, eldiven, şapka, ıslak mendil kaldığınız sürece onlar veriyorlar. Diğer hastaneler için de şöyle yazabiliriz.
1) Mevsime uygun 3-4 adet tulum
2) Tulum içine 4-5 adet çıtçıtlı body (atlet ya da yarım kollu)
3) Yaz-kış farketmez ilk başta çok üşüdükleri için birkaç adet çorap, aynı şekilde mevsim farkı olmadan mutlaka şapka, birkaç adet eldiven
4) Pişik kremi
5) Alt temizliğinde kullanmanız için ıslak mendil
6) Dışarı çıkarken örteceğiniz battaniye, kışsa kalın mont tulumu
7) Kalacağınız günle orantılı bebek bezi, normal doğum için en fazla 10-15 adet, sezeryan içinse 20-25 adet civarı yeter de artar, yetmezse de eşiniz çıkıp alabilir zaten. (Özel hastane için yine gerek yok ama 2-3 tane çıkarken yanınızda bulunsun diye koyabilirsiniz)
8) Kendiniz için yukarıda yazdığım kıyafetlere ek olarak hijyenik ped, şampuan, kişisel malzemeleriniz, göğüs ucu kremi, silikon göğüs kalkanı

Bunların dışında kalanlar, daha sonra da alabileceğiniz, kişisel tercihinize kalmış eşyalardır. Örneğin nem makinesi kimisi için çok gereksizken bazı evler için kurtarıcı olmaktadır . (Bana çok lazım olmuştu, 5 yaşındaki kızım için hala kullanırım)
Ayrıca bazı doktorlar da yönlendirme yapmaktadır. Örneğin benim doktorum ilk zamanlarda ıslak mendil kullanmamamı, onun yerine kaynamış soğumuş su ve pamukla alt temizliği yapmamı, kulak çubuğuyla asla bebeğimin kulağını temizlemememi söylemişti.
Dönenceler, sesli oyuncaklar, çıngıraklar, yer oyun minderleri de zaten ilk haftalarda bebek için hiçbir şey ifade etmeyeceği için yazma gereği duymadım. Hayatının ilk günlerinde minik melekler için dünya sadece annesinin kokusu ve memesinden ibaret çünkü.
Bebeklerimize sağlıkla kavuşmak dileğiyle :)

Hamilelik Güncesi ( 36. Hafta)

Hop hop altın top şeklinde son günlerimi geçiriyorum. Hayatımın en şişko 2. dönemindeyim. Hamile de olsam şişmanlık sevimsiz, bir o kadar da zor. Zayıf olmanın ne demek olduğunu biliyorsan, ne kadar özgür ve hafif olduğunu da biliyorsun ve her kilonun hayatı ne kadar zora soktuğunu görüyorsun. Fazla kilosu olanlar ne olur zayıflayın :) :)
Bugün itibariyle son 10 güne girmiş bulunuyorum. Kızıma kavuşmak için sabırsızlıktan delirmek üzereyim.  Aklımı kemiren hain sorular yine beynimde gidip geliyor. Ne olduklarını yazmayacağım, zaten hamilelik geçiren her bayan bu soruların ne olduğunu gayet iyi hatırlarlar.
Ellerim, bacaklarım akşam üzerileri fark edilir derecede şişmeye başladı. Sabah taktığım yüzük, akşam gömülüveriyor parmağıma, bacaklarım da bazen o kadar şişiyor ki, resmen acıyorlar yürüyünce ya da elleyince. İlk hamileliğimdeki son haftalarda iştah kapanmasını malesef yaşamadım, tam tersi iştahım çok açıldı son zamanlarda, çok acıkıyorum, ve geceleri de yattığım zaman midemden acı su geliyor, hamilelik reflüsü denilen olay olabilir.
Hazırlıklara gelince... Alya'nın kalan birkaç eksiği de bu hafta tamamlandı. Gayet aklı selim bir şekilde alışveriş yaptım bu sefer. Hem nelerin gerçekten ihtiyaç olduğunu bildiğim için hem de ablamızdan kalanlar da olduğu için.
Bir kaç gün önce hastaneye anestezi uzmanıyla görüşmeye gittim ve ilk epidural sezeryan deneyimimde yaşadıklarımı, aklımdaki soruları paylaştım ve anestezi testleri için de son defa kanım alındı. Dün de daha önce dolu olduğu için bakamamış olduğumuz doğum için ayırtmış olduğumuz odaya bakmaya gittik.
Alya ise son kontrolünde keyifli görünüyordu. Bu sefer gelecek gibi görünmüyor, yerinden memnun dedi doktorum, nst ler de iyi. Hareketlere, dönmelere devam. Alyakız da Eylül ablası  gibi gerçekten hiç durmuyor. Nst yi takan hemşire bile söyledi, cihazın yerini 30 defa değiştirmek zorunda kaldı. Anne ve babalarına benziyorlar, biz de kıpır kıpır insanlar olduğıumuz için şaşılacak bir durum yok.
Şu anda 36 haftayı bitirmiş bir bebek olarak bütün organlarının gelişimi bitmiş durumda, günde 25-30 gr. alıyor.Akciğerleri için içerde 38. haftaya kadar kalması onun lehine. 38. haftadan sonra ise dünyaya gelen bir bebek dışarda günde 40 gr. civarı alırmış. O alsın bol bol, annesi de versin :)

24 Ekim 2011 Pazartesi

Hamilelik Güncesi (35. Hafta)

Hamileliğime damgasını vuran ne bel ağrısı, ne bacak ağrısı ne de uykusuzluk oldu. Kesinlikle mide bulantım ve ağzımdan eksik olmayan korkunç tat beni mahvetti, bitirdi... Gerçekten bıktım usandım, her an yatarken, sabah, akşam, 24 saat bu hisle yaşamak canımı çok sıkıyor. O kadar özledim ki normal yaşantımı, keyifle, tadını alarak, sadece acıkınca birşeyler yemeyi. Bu iğrenç bulanti ve tadı duyamayayım diye gerekli- gereksiz şeyler yemekten sıkıldım, boşu boşuna kilo alıyorum :((
Bu hafta geçen hamileliğimdeki gibi aynı haftada ellerim ve bacaklarım şişmeye başladı, sabah taktığım yüzük öğleden sonra parmağıma gömülüyor. Kasılmalarım bayağı sıklaştı. Günde 20 ye yakın hale geldi. Kendimi kocaman bir file benzetmeye başladım artık, karnımda dünyanın yükü var. Yatmak-kalkmak-gece dönmek çok zor, ama onlar bile bulantının yanında vız geliyor. Neyse Allah sağlık versin bebişimle bana, nasılsa bunlar çok yakında geçecek.
35. Haftam da bitti artık, son 2,5 haftadayım. Heyecanli günler beni bekler..
İmza: Havanın karanlığından ve Van depreminden dolayi depresif ve üzgün bir gününde olan ama aslında çok mutlu hamile anne.

20 Ekim 2011 Perşembe

Hamilelik Güncesi (34. Hafta)

Bu haftayı da geride bıraktım. Geçmiş haftalardan farkı pek yok gibiydi, yeni peydahlanan birşey yok çok şükür. Sadece bu hafta çok hızlı kilo artışım oldu. 2 haftada 1 kilonun üzerinde aldım. Kilo aldıran yiyeceklerden, karbonhidrattan ve şekerden uzak kalmaya çalışmama rağmen. Geçen hafta karnımın çok ağırlaştığını, yürümenin zorlaştığını yazmıştım. Tüm bunların nedenini 34+6 da gittiğim doktor kontrolünde öğrendim. Benim Alya bebeğim 3050 gr civarı olmuş. Daha önce 38+5 te 2950 gr.lık bir bebek doğurmuş olan ben tabii bu durumu ağır bacaklar, koca bir göbüş olarak hissediyorum. İşin en heyecanlı kısmına gelince, eğer Alyacık sıkılıp da daha erken gelmek istemezse 11 Kasım için tarih verdi doktorum. Bu hafta hastane şekerleri, süslemeleri vs. gibi işleri de bitirmiştik. Alya bebeğim istediği zaman gelebilir. Yeter ki sağlıkla gelsin, şu anda tek endişem bu...

Diş Perisi

Benim abla meleğim Eylül'üm 5. ayına girdiği ilk gün dişini çıkarmaya başlamıştı. O sabah kalktığımda pembiş alt damağını yaran bembeyaz bir pirinç tanesi görmüştüm. Nasıl bir heyecan olduğunu anneler bilir. Bebeğim sanki genç kız olmuştu :)
Aradan yıllar geçti. Şimdi 5 yaşında bir tatlı cadı kendileri. 5 yaşına girdikten birkaç hafta sonra arkadaşı Defne'le oynarken muşmula gibi bir suratla "Anne ben dişimle boyayı açmaya çalışıyordum, dişim kanadı" diye yanıma koşmuştu. İlk önce başımdan aşağı kaynar sular döküldü, kanayan ve sallanan bir diş, kimbilir ne yaptı da dişi o hale gelmişti? Hemen panikle diş doktorunu aradım ve o zaman gerçeği öğrendim. Kendi kendine o hale getirmesi imkansızdı, zaten düşecek olan dişin sürecini hızlandırmıştı.
Aradan 3 hafta gibi bir süre geçti ve bugün kızım okuldan hoplaya zıplaya elinde dişiyle geldi. Okuldaki aşkı hemşireye dişini çektirmiş ve kağıda sarılı eve getirmişti :))
Bu gece yastığının altına koyacağız ve diş perisi 3 haftadır sayıkladığı Barbie uçak setini getirecek. Kendisi o kadar çok heyecanlı ki...Diş perisiyle de ilgili milyonlarca sorusu var, diş perisi gerçekten var mıymış, hediyeyi o mu alacakmış yoksa biz mi alacak mışız, peri nereden bilecekmiş onun ne istediğini, periler oyuncakçılara gidemezmiş ki :))) ... Ağız tadıyla kızımıza oyun bile oynayamıyoruz.
Ben de üzümü ye bağını sorma dedim cingöze. Biz yatarken dişimizi yastığının altına koyalım, diş perisine de hangi oyuncağı istediğini söyleyelim, bakalım ne olacak, gerisini boşver dedim.
Bizim diş perimiz sakallı ama :) Babamız iş dönüşü siparişi aldi, gece yatağın altına yerleştirecek. Bir macera da şimdilik böyle sona erecek...

Anneliğe Dair

Anneler neden çocukları 2 kaşık daha fazla yesin diye sofralarda ter döker? Neden minikler hasta olduklarında hayat kabusa döner? Neden düşüp ağladıklarında içleri parçalanır? Neden onların saç teline zarar vereni cezalandırmak isterler?
Anne yüreği başkadır çünkü. Anne karnındaki bebeğe daha rahme düşer düşmez bağlanıverir. Ve aradan kaç yıl geçerse geçsin insan bebektir hala annesinin yüreğinde.
Büyütürsün ne emeklerle, 20'li yaşlarına getirirsin, hayatının en kıymetlisidir o. Ne hayallerin vardır onunla ilgili, gelecekle ilgili. Daha paylaşacak ne çok şey vardır...
Ama hepsi bir gün bir hiç uğruna yarıda bırakılır. Kim tarafından? İnsan bile olmayan kansızlar tarafından.
Yeter artık...
Artık vatan sağolmasın...
Gencecik ana kuzuları sağolsun. Gözlerinden yaşlar süzülen babalar sağolsun. Düşüp de bir yeri acır diye evlatlarını bisiklete bile bindirmeyen anaların yürekleri sağolsun.

17 Ekim 2011 Pazartesi

Hoşgel Alya :)

34.haftama girerken arkadaşlarım Ceyda, Aslı ve Zeynep, Alya için baby shower partisi düzenlediler. Davetlileri ayarlamaktan, süsleme ve yemeğe kadar herşeyi harika bir şekilde yaptılar. Baby shower bizim geleneğimizde yok ama bence anne adayına moral veren, tüm gün boyunca hamilelik ve bebeklerle ilgili sohbetlerin yapıldığı çok tatlı bir gün. Şahsen kendi adıma bulunmaktan en hoşlandığım kutlamalardan biri "Hoşgeldin bebek" partileri. Bütün arkadaşlarım için de zevkle organize edebileceğim bir gün.
Biz de güzel mamalardan yiyip, bebekler ve çocuklar hakkında bol bol sohbet ettik, koca göbüşümle fotoğraflar çektirdik. Canım organizatörlerimi ve o gününü bana ayırıp gelen tüm arkadaşlarımı çok seviyorum.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Hamilelik Güncesi (33. Hafta)

Allah'ım sanırım bana biraz acıdı ve sabah 4' te uyanmalarım bu hafta son buldu. Bunun keyfini çıkarmam lazım, 1 gün bile kâr :)
Benim göbüş aldı başını gitti. Eylül' e hamileyken sanırım 36. Haftada falan bu kadar kocamandı.
Alya bayağı güçlenmeye başladı, artık vuruşları ve dönüşleri daha kuvvetli. Mesela bunu yazarken demin kucağımdaki ipad'e bir vurdu, 5 cm ileriye fırladı alet ;)
Minnoş dirseğiyle dönerken derimi yırtacak gibi oluyor.
Bazen yürürken ciddi anlamda penguen gibi yüruyorum. Karnım şimdiden çok baskı yapıyor ve yürümek zorlaşıyor. Ayrıca sık sık braxton hicks kasılmalarına maruz kalıyorum. Gün içinde 10 dan fazla oluyordur sanırım ama düzenli olmadığı için telaşlanmıyorum.
Midem hala beni rahatsız ediyor, ağzımdaki pas tadi devam. Sabahları aç kurt gibi uyanıyorum. Her sabah yumurtayı, öğlen ve akşam eti seve seve mideye indiriyorum :) Bu kadar proteini ilk hamileliğimde bile almamıştım, hatta o zaman etten ve yumurtadan nefret bile etmiştim. 2 hamileliğimin birbiriyle gerçekten alakası yok.
Akşamları erken uyku bastırmaları peydahlandı, ilk 3 aya geri döndük sanırım. Ama pek erken yatamıyorum, canım istemiyor. Bazen Eylül'ümle uyuyakalıyorum. Aslında artık bol bol dinlenmem lazım ama yapacak binlerce iş var ve ben ciddi anlamda dinlenmeye zaman bulamıyorum. Özellikle Lülüş' ün okulu inanılmaz vaktimi aldı, neredeyse her gün genel-özel toplantıları var.
Bu hafta ilk defa adam gibi alışveriş yaptım minik meleğime. Eksikleri artık tamam gibi. Sırada kıyafetleri yıkayıp, dolabına yerleştirmek var.
Haftaya dr. kontolüm var. Nst ye bağlanacağım ve artık doktoruma her hafta gitmeye başlayacağım. Artık sona çok yaklaştık. Heyecan dorukta!!!

Hamilelik Güncesi (32. Hafta)

Ah uykusuz geceler ahhhhhh!! Bittim öldüm iki haftadir. Zombi gibi dolaşiyorum. Gündüzleri biraz şekerleme yapmasam düşüp bayılabilirim. Akşam 12 de yatip, defalarca tuvalete kalkmak ve sabah saat 4 sularinda uyanmak!! Kabus gibi. Karnım da iyice büyüdü, her geçen gün ağırlaşıyor. Yattığım yerden zor kalkıyorum :))
Bu hafta büyük meleğim Eylül' ümün yeni odası geldi, küçük meleğimizin de odası boyandi ve iki odamız da ufak tefek eksikler dışında hazır hale geldi. Bayağı yorucu ve yoğun bir hafta geçirdim. Alya'ciğima olan hasretim odası da bittikten sonra iyice artti, mis kokulu odasına girdigimde onu kucaklamak için o kadar sabırsızlaniyorum ki :)))
Alyosh' a gelince, hala yeri bol sanırım çünkü hareketlere full devam. Geceleri benle beraber döndüğüm zaman bile aynı anda uyanıyor, aynı anda uyuyor, yoldaşım benim :)
Bu haftadan itibaren kilo alması da hızlanacakmış (günde 20-30 gr. civarı), derisi de yağlanmaya başlayacak ve yavaş yavaş buruşuk halinden kurtulacakmış. Güzelleşsin bakalım kleopatra :))